Tarih: 26.04.2024

Alaüddevle (Bozkurt) Bey

3 Mayıs 1481'de Fatih'in ölümünden sonra, durumunu kritik gören Alaüddevle Bey, Sultan Kayıtbay'a, O'na kardeşi Şahbudak'tan daha çok bağlı kalacağını belirterek ikna etti. Buna rağmen Osmanlı Padişahı olan damadı II. Bayezıd ile de iyi geçinmeye çalışıyordu. Bayezıd'in, kardeşi Cem Sultan'la yaptığı taht savaşlarında yardımına koşmuş, Cem'in kaçarak Rodos Şövalyelerine sığınmasında roloynamıştı.

Alaüddevle Bey, 1483 Temmuzunda Memluklar'ın eline geçen Malatya'yı kuşattı. Sultan Kayıtbay da Suriye valilerine emir göndererek bir ordu hazırlatıp Alaüddevle Bey'e saldırttıysa da Elbistan'da 1484 Şubatında büyük bir yenilgiye uğradılar. Hırslanan Kayıtbay, bütün Mısır ordusunu sefere gönderdi. Alaüddevle Bey tehlikeyi sezip II. Beyazıd'den yardım istedi; O da Yakup Paşa komutasında bir takviye kuvveti gönderdi. Memluk ordusu Maraş'ı tahrip edip Elbistan'a girdi. Yakup Paşa yetişince, Alaüddevle Bey, Elbistan'dan çıkmakta olan düşmanın önünü kesti. 23 Eylül 1484'te Elbistan Ovasında çok kanlı muharebe, DulkadirliOsmanlı birliklerinin zaferi ile sonuçlandı.

1485'te Adana'da Memluklar'la Osmanhlar'ın savaşında, Alaüddevle Bey vaadinde durmayarak Osmanhlar'a yardıma gitmedi. Bunun sonucu olarak da bütün Çukurova Memluklar'ın eline geçti.

Alaüddevle'nin uyguladığı siyaset, kendisini gittikçe yalnız bırakıyordu. Osmanlı'ya kayıtsız kalıyor, Memluklar'la barışmak istiyor; ya da Memluklar'la savaşıp Osmanlılar'dan yardım istiyordu.

1488'de Çukurova için Osmanlılar'la Memluklar tekrar savaştılar. Bu savaştan önce de Alaüddevle'den Osman1ı1ar yardım istedi; fakat, bfr kısım bahanelerle gitmedi. Yalnız kalan Osmanlı kuvvetleri yenilmekten kurtulamadı. Yenilen kumandan Ali Paşa, İstanbul'a Dulkadirli Beyinin "Daire-i itaatten uzaklaşmış olduğunu" arzetti ... Buna kızan II. Bayezıd, yanında bulunan Şahbudak'ı bir kuvvetle beyliği alması için gönderdi. Bazı bey ve valilere de emirler göndererek Şahbudak'a katılmasını istedi. 1489 Martında Dulkadirli topraklarına giren Şahbudak, Kırşehir'de yeğeni (Alaüddevlenin oğlu) Şahruh'u yendi.

Alaüddevle Bey, derhal Şahbudak'ın üzerine saldırdı ve ona gelebilecek yardımları engelliyerek yenmesini ve zayiat verdirerek, meydandan kaçırtmasını sağladı.

Alaüddevle, Memluklar'ı kışkırtarak Emir Özbey komutasındaki bir ordu ile birlikte Osman1ı1ar'a geçen Kayseri'ye saldırdı. II. Beyazıd, Herkek Ahmet Paşa'yı bir kuvvetle gönderdi. Bunun üzerine Alaüddevle, kuşatmayı kaldırıp çevre illeri yağmalayarak Elbistan'a döndü.

Daha sonra II. Bayezıd'ten af dileyen Alaüddevle Bey, yeniden sulh ve barışa kavuştu. Hatta; II. Bayezıd'in çeşitli savaşlarında, kuvvet göndererek yardımcı oldu.

Bu arada Sultan Kayıtbay ölmüş, Akkoyun1ular'ı yıkan Şah İsmail Safevi Devleti'ni kurmuştu; (1500). Dulkaclirlilere bağlı bir çok Şii Türkmenler, Şah İsmail'in safına katılmaya başlamıştı...

Şah İsmail Alaüddevle Bey'in kızı Benlİ Hatun'u istedi. Alaüddevle O'nun şiiliğini bahane ederek kızını vermedi. Üstelik, Şah İsmail'le taht mücadelesi veren Akkoyunlu Şehzadesi Murad'ı destekledi. Bir ara Akkoyun1u tahhna da çıkan Murad, Şah İsmail'e karşı koyamayıp kaçh ve Alaüddevle'ye sığındı. Sultan Murad, Şah İsmail'in istediği Benlİ Hatun ile de evlendi.

Öte y.andan Alaüddevle, ordusunu Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da fetihlere giriştirdi. Diyarbakır,Eğil, Selim, Savur, Silvan, Mardin, Urfa alınarak Dulkaclirli ülkesine katıldı.

Alaüddevle Be~ son Akkoyun1u Şehzadesi Zeynel Mirza'ya da yardım ederek, bir kısım topaklan.onun yönetimine bağlamıştı.

Şah İsmail İran'da hakimiyetini pekiştirince, Alaüddevle'den intikam almak için sefere çıkh; 1507. II. Bayezid'ten izin rica edip, Osmanlı topraklarından geçerek Sarız yolundan Elbistan'a ilerledi. İki ordunun öncü birlikleri ilk karşılaşhrmayı yaptılar. Alaüddevle'nin San Kaplan lakaplı oğlu Kasım, Şah İsmail'in öncü birlik kumandaro Dede Bey'i bozguna uğrath. Fakat Şah İsmail'in gerideki ordusu çok güçlü idi. Alaüddevle Bey karşı koyamayacağım anlayıp, Turna dağına çekildi ve Osman1ı1ar'la Memluklar'dan yardım istediyse de her ikisi de kayıtsız kaldı. Bii anlamda Alaüddevle Bey her iki devlete ettiğini çekiyordu... Şah İsmail çok beklediyse de O'nu dağdan incliremedi; dağa doğru saldırmaya da cesaret edemedi. İntikamım Maraş ve Elbistan'ı yakıp yıkarak almış oldu. Öyleki, bu tahripten mabedler, mezarlar bile esirgenmedi. Tam anlamıyla taş taş üstünde kalmadı.

Bu seferle, Diyarbakır ve Harput kaybedildi. Diyarbakır'a savaşan Alaüddevle Bey'in oğullarından Kasım (Sarı Kaplan) ve Erdivane Beyler esir düştü. Sonra da idam edilerek kelleleri Şah İsmail'e gönderildi.

l5l0'da Alaüddevle Bey, yanında oğulları Şahruh ve Ahmed olduğu halde 140.000 kişilik ordusu ile Diyarbakır'a yeniden saldırdı. Şahruh'un oğulları Mehmet ve Ali, Şah İsmail'e gönderildi. Daha sonra bu iki genç Şah İsmail tarafından affedilmiş ve onlara emirlikler verilmiştir.

Oğullarının kaybına çok üzülen Alaüddevle Bey, siyalılar giyerek uzun zaman matem tutmuştur.

Bundan sonra, bir ara, kısa sürse de, Safaviler'le Dulkadiİliler arasında barış hüküm sürmüştür. Memluk Sultam Kansu Gavri ile de bir problem yok gibiydi. Hatta, Alaüddevle, torunu Yavuz Sultan Selim'in Osmanlı tahtına çıkışım tebrik etmediği gibi, Yavuz'un bazı saldırılarına Şah İsmail'e destek bile vermiştir. Yavuz, Çaldıran seferine giderken, Alaüddevle Bey'e "Emmim Alaüddevle Bey Hazretlerine" diye başlayan bir mektup yazarak yardıma çağırmışh; ama, Alaüddevle Bey, kardeşi Şehsuvar Bey'in oğlu Ali Bey'i Yavuz'un himaye etmesine içerlediğinden yardım etmediği gibi, Yavuz'un levazımatçılarına yem ve iaşe sahşım ülkesinde yasakladı. Bununla da yetinmeyip, Osmanlı'nın artçı birliklerine baskınlar yaph, yem ve iaşeleriyle bir~te atlarının bir kısmım çaldırdı, yağmalattı.

Çaldıran seferinden sonra, Osmanlı ordusunu arkadan vuran dedesi Alaüddevle Bey'in hakkından gelmeye karar veren Yavuz, gözdesi durumunda sevdiği Şehsuvar oğlu Ali Bey'i hemen Kayseri Sancak Beyliği'ne tayin ve Dulkadir topraklarım işgal edince de Beyliğini vaad etti. Aynı zamanda Ali Bey'den, Dulkadirliler'in elinde olan Bozok (Yozgat) sancağım işgal etmesini emretti. Ali Bey de kış olmasına rağmen, Bozok'a hücum etti ve ele geçirip valisi Alaüddevle'nin oğlu Süleyman'ın başım kestirerek Yavuz'a gönderdi. Yavuz da Bozok'un idaresini de Ali Bey'e verdi.

Alaüddevle Bey, durumu Memluk Sultam Kansu Gavri'ye bildirdi. Kansu Gavri de Yavuz'a mektup yazarak Ali Bey'in aldığı yerleri Dulkadirliler'e yeniden vermesini rica etti. Fakat, Yavuz, cevabında, Alaüddevle Bey'in azledilerek yerine Ali Bey'in geçirilmesini istedi...

Kansu Gavri Dulkadiroğu1ları üzerindeki nüfuzunun kaybolacağını sezerek Yavuz'a elçi gönderdi ve hükümranlığı paylaşmak istediğini bildirdi. Ya parada ya da hutbede adının anı1masını rica etti. Buna kızan Yavuz, elçiye, "Sultanınız muktedirse hükümranlık hakkını kendi ülkesinde muhafaza etsin... " diyerek bir gün Mısır'ı da fethedeceğini ima etti.

Alaüddevle Bey, bir daha Osmanlılar'ın atlarının yem ve iaşelerini vurdurunca, - ki, sayısız hayvan açlıktan ölmüştür. Yavuz Dulkadirli Ülkesinin fethi sırasının geldiğine karar verdi. Sivas'tan 5 Haziran 1515'te Rumeli Beylerbeyi Sinan Paşa komutasında Elbistan'a 30.000 kişilik bir ordu gönderdi. Şehsuvaroğlu Ali Bey'in kılavuzluğu ile, ordu Elbistan'a ilerlerken, kendisi de asıl ordusu ile İncesu'ya gelip harekah izlemeye başladı.

Alaüdevle Bey, haremini ve hazinesini Turna Dağı'na yollayarak, 30.000 kişilik ordusu ile "Göksun ile Andırın arasındaki Ördekli mevkiinde" Sinan Paşa kuvvetlerini karşıladı; 13 Haziran 1515. Ordular karşılaşınca Ali Bey ahnı ileri sürerek, babası Şehsuvar Bey'in izzet ve ikramma nail olmuş ve O'na sadık kalmış olan Türkmenleri kendi safına geçmeye davet etti. Böylece, bir kısım Türkmenlerin saf değiştirmesini sağladı.

Çok kanlı bir çarpışmadan sonra, bir seyis, 90'lık Alaüddevle'yi altedip başını kesti ve Sinan Paşa'ya gönderdi. Seyis, Alaüddevle'yi hoşuna gittiği elbisesi için öldürmüş. Fakat sonra bey olduğunu anlamıştır. Savaşta, bir çok Dulkadirli ileri gelenleri telef ya da esir olmuştur.

Alaüdevle'nin ölümüne "mer-i hain" deyimi- ebcedle- tarih düşürülmüştür. Alaüddevle'nin başı Göksun'da Yavuz'a sunuldu, 1515.

Yavuz, Şehsuvaroğlu Ali Bey'i Dülkadirliler'in başına geçirip, Alaüddevle ile bir oğlunun ve vezirinin kesik başlarını bozulmasın diye- bal dolu tenekelere koyup, Kahireye gönderdi. Bununla, Kansu Gavri'ye sanki, "sıra sana geldi" mesajını gönderiyordu ... Mukabil olarak elçi gönderen Kansu Gavri "Hiç olmazsa, bir kısım Dulkadirli topraklarının Alaüddevle Bey'in oğullarına bırakılmasını ... " istediyse de Yavuz "Kılıçla aldığım yerleri ancak kılıçla teslim ederim... " cevabını verdi.

Bu tarihten itibaren, Dulkadirli ülkesinde Yavuz adına hutbe okundu ve yavaş yavaş Osmanlı hakimiyeti tesis edildi.