• Prof. Dr. Mehmet KAYA | 21. Dönem Kahramanmaraş Milletvekili

Dulkadir Beyliği Dönemi

Moğolların istilasıyla parçalanan Selçuklular Anadolu' da varlıklarını küçük beylikler halinde sürdürmüşlerdir. Bu beyliklerin en önemlilerinden birisi de Dulkadir Beyliği' dir. "1395 yılında İlhanlı hakimiyetinin çöküşü üzerine, Elbistan ve Maraş'a Dulkadiriller hakim olmuşlardır. Halep'ten başlayarak Amanoslar'ın doğusundan Elbistan'a kadar uzanan bölgeye yerleşen Türkmenler, Oğuzlar'm Bozok koluna mensup idiler. Dulkadirli halkım teşkil eden cemaatler çoğunlukla Bayat, Avşar, Beydilliboylarmdan idiler. Ancak Dulkadir beylerinin bu boylardan hangisine mensup oldukları kesin olarak bilinmemektedir. Daha çok Bayatlar' dan olması muhtemeldir. II Afşin' de Dulkadiroğu1ları beyliği egemenliğinin sürdüğü 200 yıla yakın bir dönemde, Bizanslılar' dan kalma kale ka1ınhsından başka, kentin ticari merkezinde kalmış olan Dede Baba türbesi de bulunmaktadır. Türbenin konumu bu beylik döneminde yerleşimin kalenin kuzey bahsmdaki düzlüğe kadar uzandığını göstermektedir. BizansWar ve Selçuklular zamanında Arabissos ismiyle anılan Afşin Arapları hakimiyetine geçtikten sonra, İslamiyet (Yarpuz) adıyla anılmıştır. Bu ad, 1944 yılında Belediye Meclisi kararıyla Türk komutanı Afşin Beyadına izafeten resmen Afşin olarak değiştirilmiştir.

"Çin' den İspanya'ya kadar 33 yerde Eshabü'l-Kehf e atfedilen yer mevcuttur. Tarihi kaynaklar daha çok Efsus ve Efes şehirlerini kaydederler. Efsus adının kaynaklarda Arabisus, Arabsus, Arpsus ve Ebsus şeklinde kaydedildiği görülür. En son Efsus şeklini alan şehrin adının yazış ve telaffuz yönünden Efesus ve Tarsus ile karıştırıldığı anlaşılmaktadır. Nitekim aşağıda sunacağımız belgeler ve vakıf kayıtları Selçuklular ve OsmanWar zamanında da Eshabü'l- Kehf'in yerinin Efsus yani bugünkü Afşin olarak bilindiğini ortaya koymaktadır. Asırlarca Osmanlı hakimiyetinde kalmış olan Efesos (Selçuk) Tarsus ve Amman ile tahrir ve Efkaf defterlerinde Eshabü'l Kehf e ait hiçbir kayda rastlanmamış olması da bu hususu teyit etmektedir. İslam dünyası kadar Hıristiyan dünyası için de kutsal bir yerde olan Eshabü'l-Kehf mağarasının arhk kesin bir şekilde Afşin' de olduğu kabul edilmektedir.

Selçuklular' dan sonra bölgede bir beylik kurmuş olan Dulkadiroğluları, Nusretdin Hasan beyin vakıflarını yenileyerek tamir ettirdikleri eski tesislere yenilerini ilave etmişlerdir. Dulkadir beylerinden Süleyman Bey Eshabü'l-Kehf de bir bina yaptırmuş, oğlu Alaüddevle Bey bu binayı tamir ettirip burada ayrıca bir medrese inşa ettirmiştir. Rüstem beyin kızı olan zevcesi Şems Hatun da bir mescit yaphrmıştır. Mescidin kitabesi ramazan (mart) 1500 tarihini verdiğine göre medrese de aynı tarihlerde inşa edilmiş olmalı. Zira Alaüddevle Bey ile kendisinden önceki Dulkadir beylerinin yapbmuş olduğu tesisleri kaydeden vakfiyesi 1501 tarihlidir.

Eshabü'l-Kehf de Dulkadirlere ait tespit edebildiğimiz son eser Şahsuvar oğlu Ali Bey'in veziri Minnet Çelebi Mescidi' dir. Dulkadir Beyliği döneminde cami, mescit, medrese ve zaviyeler ile bir külliye haline gelen Eshabü'l-Kehf tesislerine eskilerine ilave olarak yeni vakıf gelirleri tahsis edilmiştir.

Bizanslılar, Selçukluıar, Dulkadir Beyliği ve Osmanlılar dönemlerinde tamiratlarla korunan ve ilaveler yapılarak genişletilen Eshabü'l-Kehf için, Afşin' de yaşayan nüfusun yarısı ve çevredeki köylerin bir kısmı Vakıf olarak tahsis edilmiştir.

Bütün bunlar, asıl Eshabü'l-Kehf mağarasırun Afşin'de olduğunu gösterir.
Okunma Sayısı: 3885   |   Güncelleme Tarihi: 09.06.2016    Sayfayı Yazdır


Site içerisinde yer alan yazılı ve görsel içerik Prof. Dr. Mehmet KAYA tarafından sağlanmaktadır. İzinsiz kopyalanamaz, kaynak gösterilerek iktibas edilemez. © 2016 - 2021
Profesyonel Web Tasarım