• Prof. Dr. Mehmet KAYA | 21. Dönem Kahramanmaraş Milletvekili

Elbistan

Elbistan, eski ve ortaçağlarda önemli bir bölge sayılan geniş bir alanın içinde bulunur. Bir ucu Maraş ve daha güneyde, diğer ucu Malatya'da, başı da Kayseri, Şar (Adana - Tufanbeyli İlçesi'nin bir köyü olup, tarihi Komana Şehri'nin üzerinde kuruludur) ve Sivas olarak belirlenen bölgenin adı, bütün eski tarih kitaplarında "Elbistan Bölgesi" olarak geçmektedir. Bütün bu bölgeye adını veren Elbistan'ın tarih içinde ne kadar önemli ve ne kadar gözde olduğunun bir kanıtıdır.

Elbistan kendi adıyla anılan ve Türkiye'nin beşinci büyüklükteki ovasının içinde, Şar Dağı'nın eteklerinde kuruludur. Ova dağlarından Ceyhan, Söğütlü, Hurman ve Göksu başta olmak üzere irili ufaklı birçok ırmak ve çaylarla ve bunların birleşmesi ile büyüyen Ceyhan Nehri ile sulanmaktadır.

Elbistan havalisi, Ortaçağı Süryani, Arap ve Ermeni eserlerinde "Ceylan Bölgesi" olarak adlandırılmışhr. Ovadaki Afşin, Hunu (Aİltaş) gibi Elbistan'ın da Eski Çağlardan orta çağ'a intikal ettiği bir çok kayıtla mevcut olduğu gibi, höyüklerinde yapılan kazılardan ele geçen eserlerin incelenmesinden de kesin olarak anlaşılmıştır.

Ortaçağ tarihçisi Profesör Mükrimin Halil Yınanç ile tarihten önceki çağlar hakkında söz sahibi H. Grothe ve Prof. V. D. Osten'in tetkikleri ışığında, Elbistan Ovası'nda var olan medeniyetler hakkında 1948 yılında Tahsin Özgüç, Dr. Nimet Özgüç, Yüksek Mimar Lemi Merey ve Burhan Tezcan'dan oluşan bir ekibin yapnliŞ olduğu kısa araştırma ve sathi kazılar yörenin geçmişi hakkında önemli ipuçlan yakalamış, fakat daha sonra bu kazılar devam ettirilmediği için şimdilik karanlığa terkedilmiştir. Bu araşhrmaların önemli bölümlerini şöyle özetlemek mümkündür:

Ovada, Osten'in gördüğü 21 höyükten başka 9 tane daha höyük tespit edilmiştir. Alınan örnekler incelendiğinde, M.Ö. 4000 yılının başından beri (6000 yıl öncesi) bölgenin yerleşim yeri olduğu ve Bakır çağı, Hitit Devri'yle birinci binde (3000 yıl öncesi) mamur birer beldeyi temsil ettikleri anlaşılmışhr.

Daha kesin bilgilerin ise, Karahöyük köyündeki, Tanır'ın Yassıhöyüğü'ndeki, Kuşkayası ve İğde Köyü'ndeki höyüklerin kazılması ile elde edileceği düşünülmektedir.

Ozanhöyük'teki kalıntılar ve özellikle Dikilitaş'ı incelediklerinde Anadolu'da ender görülen kıymette bir aınt olduğu anlaşılır. Dağlarda sayısız Tümülüs tipi mezarlara rastlanır. Bunların çoğunun hazine arayıcılarınca tahrip edildiğine şahit olunur. Bunların çoğu kemerliı tek ya da çift odalı ve kubbeli olduğu belirlenir. Domolar'la Beştepe Köyler'i arasındaki derin vadinin kayalıklan arasında üç yönünün tabii olarak tahkim edildiği bir yerde büyük bir kaleye rastlarıar. Yerli Anadolu tekniği ile inşa edilen kale, sur, temel ve tünelleriyle çok ilginç bulunur.

Karahöyük Köyü'nde kazı yapılır. Bu höyük 500 m. uzunluğunda, 300 m. genişliğinde ve 22 m. yüksekliğindedir. Şimdiki köyün bu höyük üzerine yerleşmiş olduğu, toprağının gübre olarak kullanıldığı görülmüştür. Höyüğün bir kısmının tahrip edildiği ve bulunan çok kıymetli ve nadir antika eserlerin antika pazarlarına düştüğü zaten bilinmektedir. Yapılan kazılar sonucunda eserlerin çıkanlması belki mümkündür, fakat, eski şehrin yeniden ihyasının mümkün olmadığı anlaşılır.

20x20 metre ebadında bir alan bir ayda kazılır. Üç kültür tabakasınarastlanır. Üstte (yakından uzağa doğru) Romalılar, ikinci katta Post Hitit çağı'na ait, en altta da Frigler'e ait çeşitli ve çok kıymetli eserler çıkanlır. Eri önemli eser olarak Hitit Hiyeroglifi ile yazılmış kitabe (şimdi Ankara Etnografya Müzesindedir.) çıkarılır. Kitabenin önünde bir kurban yalağı vardır. Kitabenin Anadolu'da bir eşİl;le rastlanmadığı, yazıları ile, tanrı, şehir ve büyük kralların olması Elbistan Bölgesi'nin tarihi hakkında önemli bilgileri kapsadığı belirlenir. Kitabe kaldırılınca Hitit dönemine ait üç odalı evlerin ve kaldırırnların çıkhğı, koç biçiminde hiyeroglifli, hiyerogllisiz mühürler, muhtelif süs eşyaları, hayvan heykekikleri, çanak çömlek, boğa-adam kabartınası, atbaşı heykeli, .insan kabartınaları; tunç, kemik ve taş aletler ile sair eşyalar bulunduğu rapor edilir.

Karahöyük'teki bu büyük şehrin adı ve diğer özellikleri, henüz tespit edilememiştir. Kazıların mutlaka yapılması ve bu tarih için çok önemli şehrin ortaya çıkarılması gerektiği vurgulanrnıştır. Izgın Köyü'nde de büyük bir hiyeroğlifli kitabenin bulunduğu ve köyde ila höyüğün meveudiyete ve bunların da mutlaka diğerleri gibi kazılması gerektiği zikredilmiştir ...

Günümüzde de, Karahöyük, Burtu (Yapraklı), Ilgın, Güvercinlik, Tepebaşı Mahallesi, Çilingir Çayırı gibi geniş bir alanda yapılan kaçak kazı ya da inşaat çukurlarında çok kıymetli eserlerin bulunduğu, bunların kaçak olarak - belki de yurt dışına - kaçırıldığı, hatta, adli makamlara intikal ettiği kadarıyla, bir kısım buluntuların kavgalara ve ölümlere yol açhğı bilinmektedir.

Buraya, "Halep Salnamesi" olarak bilinen ve bir kısmında EIbistanıdan bahseden tarihi vesika niteliğindeki eserden bir alınhyapmak yerinde olur: ii •••• Elbistan'ın Kubad ve Kubad'a vaki Kuman'a (Koman) belde-i kadimesinin yerinde yahut çok yakınında olduğu rivayet-i tarihiyedendir ... Vaktiyle Elbistan'da bir mabed meşhur olup, alh bin köleye hüküm eden ve Kubad ve Kuba hükümdarları sülalesinden olan Re'isü'l-Köhne otururdu." (Bizce, bu bahsedilen yerin Karahöyük Köyü alhndala şehrin olma ihtimali çok kuvvetlidir.)

"Elbistan'a alh saatlik yürüyüş mesafede, biri aslan diğeri de kaplan şeklinde karşılıklı iki adet taş olup bunların vaktiyle Ara bistan diyan ile Anadolu arasında sınır olduğu bilinmektedir. Doğan Köy' de yine bu zamana ait bir de dikilitaş kalınhsı vardır. Elbistan Bölgesinde, Hititlerin uzun zaman yerleşik kaldıklan ve bunların Binboğa dağlarından bol miktarda gümüş madeni çıkararak bunlardan kap-kaçak yaphklan anlışılmaktadır.

Hititlerden sonra, Akadlar, Sümerler, Asuri1er, İranlılar (kısa dönem), Mekadonyalılar (ki, Elbistan ovasında eski eserlerin bir çoğu da Mekadonyalılar'a aittir) hakim olmuşlardır. Mekadonyalılar'ın hükümdan Büyük İskender ile kendisine isyan ederek bağımsızlık ilan eden general Antigon arasında büyük bir muharebe bu ovada cereyan etmiştir.

Sonra bu bölgede Selefkiyan (Kurucusu Selefküs'tür) devletinin izlerini görüyoruz. Ancak, Selefküs'ün ölümünden (M.Ö. 875) sonra, hanedan taht kavgasıyla birbirine düşmüş, ülke sürekli Romahlar'ın baskısına maruz kalmıştır. Bu karışıklıktan dolayı baskın, ölüm, açlık vs. nedenlerle yöre halkı Ermeni Kralı Dikran'ı yardıma çağırmıştır. Fakat Ermeniler eskisinden daha zalim çıkarak bir süre halka zulmetmişlerdir.

İddia edildiği gibi, Ermeniler, Doğu Anadolu'nun eskiden beri sahipleri olmayıp, sonradan gelip yerleşmişler ve Romalılar'ın desteği ile yurt edinip çoğalmışlardır. Buraların bilinen en eski sahipleri, Hititler'dir ... Zaten Ermeniler hiçbir zaman devlet kuramamışlar, Romalılar'a bağlı prenslikler halinde kimi yerlerde hüküm sürmüşlerdir. Elbistan'da da fazla kalmayıp, Romahlar, General Lukilas sayesinde bu havaliyi işgal etmişlerdi (M.Ö. 24).

Romalılar'ın meşhur imparatoru Sezar, Mısır'ı fethettikten sonra, isyan ederek Kapadokya (bugünkü çorum, Yozgat, Sivas, Malatya, Kayseri, Nevşehir, Kırşehir, Niğde, Aksaray illeriyle Amasya, Tokat, Kahramanmaraş, Adana ve Konya'nın bir kısmı)' yı işgal eden Pompe'nin oğlu Farnak'ı ortadan kaldırmak için Mısır'dan Suriye'ye ve Anadolu'nun içlerine giden en kestirme yololan Elbistan yolundan geçmiştir. O zaman Klikya'dan (Çukurova) Kapadokya'ya geçecek bir ordu için tek yol bu yoldur. Böylece Elbistan'ın ve ovasının tarih boyunca bütün devletler tarafından neden dikkate alındığı ve ele geçirmek için yüzbinlerce insanın ölümüne rağmen vazgeçilmeden niçin mücadele edildiği daha iyi anlaşılmaktadır.

Roma İmparatorluğu, Doğu ve Bah Roma olarak bölündükten sonra, bütün Anadolu gibi bu havali de BizanshIar'ın eline geçmiştir.

Bu ara M.S.441 yıllarında bütün Anadoluyu bir sel gibi istila ederek Avrupa'ya giden Atilla'nın ordusu, Elbistan'ı da yakıp yıkmışhr.

İslam ile müşerref olup bir de devlet kuran Araplar da, kendilerine has - burada- devlet kuramadılarsa da bir çok bölgeleri işgal etmişler, hatta İstanbul boğazına kadar dayanmışlardı. Ama yukarıda belirtildiği gibi, Elbistan'daki Aslan ve Kaplan'dan oluşan iki heykelin arası sınır kabul edilmiştir.
Okunma Sayısı: 15148   |   Güncelleme Tarihi: 10.06.2016    Sayfayı Yazdır
Etiketler:
elbistan, elbistanaflşin, elbistan tarihçesi,
Site içerisinde yer alan yazılı ve görsel içerik Prof. Dr. Mehmet KAYA tarafından sağlanmaktadır. İzinsiz kopyalanamaz, kaynak gösterilerek iktibas edilemez. © 2016 - 2021
Profesyonel Web Tasarım